Ülkemizde “Özel Öğrenme Güçlüğü” yaşayan çocuk sayısı oldukça fazladır.
Dyslexia, eğitimciler ve aileler tarafından yeterince bilinmediğinden bu özel çocuklar okul ve aile içi yaşantılarında birçok zorlukla karşılaşmaktadır.
Bu tür sorunlar yaşayan öğrenciler, normal diye adlandırılan bazı kriterlere uymaları beklenir. Kriterler dışına çıkıldığında aforoz edilip kolayca etkilenmektedirler.
Öğrenme bozukluğu terimi ilk kez 1963 yılında özel eğitimci Kirk tarafından kullanılmıştır.
Öğrenme bozukluğunda özel bir akademik alanda belirgin disfonksiyon söz konusudur. Öğrenme bozukluğu tanısı konulan çocuklarda bilişsel yetilerin düzgün olmayan dağılımı dikkati çeker.
Düşük sosyoekonomik durum, depresyon veya obsesif sorunlar akademik ve bilişsel yetkinliği olumsuz etkilese de günümüzde daha çok nörobiyolojik nedenlerin etkili olduğu kabul edilir.
Disleksi, zekası normal ya da normal üstü olan, herhangi bir duyusal, nörolojik, fiziksel, ruhsal ve kültürel özrü olmayan okuma, yazma, matematik, kendini ifade etme, düşünme, zaman ve mekanda yönelme alanlarından biri veya birkaçında yetersizliğe yol açan bir bozukluktur.
Disleksi sendromlu bireylerde beynin sağ ya da sol yarım kürelerinin gelişmediği veya az geliştiği görülür.
Yapılan araştırmalar, bu bozukluğa neden olan etmenler konusunda kesin sonuçlar vermemekle birlikte, düşük kilolu doğumlar, doğum öncesi ve doğum sonrası yaşanan sorunlar, dikkat eksikliği bozuklukları, yeme alışkanlıkları, bazı alerji türleri, görsel – işitsel – algısal ve benzeri sorunların özel öğrenme güçlüğü ile ilişkili olduğu varsayılmaktadır.
Üç tip okuma bozukluğu bulunmaktadır.
Disfonetik okuma bozukluğu (Harf-ses ilişkisi bozulur) disidetik okuma bozukluğu (kelimeleri bir bütün halinde okuyamaz; harf harf okur veya hiç okuyamaz) ve bunların karışımından oluşan üçüncü tip okuma bozukluğu vardır.
Disfonetik tipe işitsel disleksi de denir. Görsel-işitsel bağlantı yokluğunda görsel imge (harf) bir ses uyandırmaz ve grafem-fonem ilişkisi bozulur.
Gelişimsel disfazisi (gelişimsel konuşma bozukluğu) olan çocuklarda bu tip bir disleksi gelişebilir. Diğer bir ismi, dilsel disleksidir. Diseidetik tip görsel disleksi olarak da bilinir. Disfonetik tipe göre daha seyrek olduğu sanılmaktadır. Bunun dışında pek çok model vardır ancak hiçbir model şimdilik disleksiyi tam olarak açıklayamamaktadır.
Beynin matematiksel ve aritmetik işlemlerle ilgili olan kısmındaki bozukluğu genel olarak zekâ ile ilişkilendirmek yanlış olur. Diskalkuli “matematiksel ilişkileri anlama, yazma ve hesaplamada, sayısal sembolleri tanıma, kullanma ve yazmada bozukluk ya da eksiklik olarak tanımlanır.
Diskalkuli yalnızca okulda matematik derslerinde sorun yaşamanıza neden olmaz aynı zamanda günlük hayatı da zorlaştırıcı bir etkiye sahiptir.
Bireyin kronolojik yaşı, ölçülen zekâ düzeyi ve yaşına uygun olarak aldığı eğitim göz önünde bulundurulduğunda yazma becerilerinin beklenenin önemli derecede altında olması ile tanımlanır.